Anadolu’nun mistik kokusuyla yoğrulmuş, tarihin özünde izler taşıyan bir şehir olan Sivas’ta bulunmadım hiç. Ancak Divriği ve Zara gibi yerlere ayak basma şansım oldu. Belki bu yıl, Sivas’ı ziyaret etme fırsatım olabilir. En çok merak ettiğim yer ise Sivas Meclis Binası; Cumhuriyet ateşinin ilk alevlendiği mekân. Sadece düşünmek bile heyecan verici, değil mi?
4 Mayıs’ta başlayan yüksek hızlı tren seferleri sayesinde artık 7 saatte Sivas’a varılabiliyor. Benim gibi tren yolculuklarını sevenler için bu harika bir haber. Yaz aylarında Sivas’ı ziyaretim, turizmine bir katkı sunabilir. Biliyorum ki, Sivas’ta tarihi eserler pek fazla bulunmuyor, ancak o bozkır manzarası beni her zaman cezbetmiştir. Dağlar, ırmaklar, göller… Adeta bir western film seti gibi. Ancak, Sivas’ın havası oldukça sert. Akşamları dahi hırka veya mont giymek gerekebiliyor. Öğlen saatlerinde ise güneşin etkisi cildi kurutabilir, bu yüzden nemlendirici bulundurmak önemli.
Evet, bir Sebastian’ım aslında. Sivas’ın Ortaçağ’dan gelen ilginç bir tarihi var. 911 yılında Anadolu’da “Sebastian” olarak kurulan bir şehir. Latince’de “Sebastia şehrinden olan” anlamına geliyor. O dönemde “Sebastia” olarak bilinen bu şehir günümüzde Sivas olarak adlandırılıyor. İşte, Sebastian kelimesi buradan geliyor. Hatta “San Sebastian” kelimesinin kökeni bile buradan geliyor. San Sebastian kekini de unutmamak lazım. Ben de çok seviyorum. Bu yüzden, Sebastian kekini yapmayı bilmeyen “ben Sivaslıyım” demesin.
Umuyorum, bu yazdıklarım Sivas’ı merak edenler için bir yol haritası olabilir.
Biraz daha tarihten bahsedelim. Şehir, Bizans İmparatorluğu’nun Thema’sına bağlı olarak kuruldu ve günümüzdeki Sivas şehrinin çevresinde yer aldı. Bu bölge 7. yüzyıldan itibaren Armeniakon Theması’nın bir parçasıydı. Thema, 10. yüzyıla kadar belgelenmemişti. Ancak 908 yılında “Sebasteia” ilk kez ayrı bir sınır bölgesi olarak belirtilmiş ve 911’den itibaren bir thema haline gelmiş. Günümüzde ise San Sebastián adında bir şehir İspanya’da bulunuyor ve Sivas’ın kardeş şehri olarak kabul edilebilir. Belediyeler bu anlamda bir şeyler yapabilirler.
Hangi Belediye Başkanı Çok Çalışıyor?
Gözlemlerime ve duyumlarıma dayanarak, son bir aylık süreçte en çok çalışan CHP belediye başkanlarını belirledim. Utku Caner Çaykara, İnan Güney, Ali Eren Bingöl, Sinem Dedetaş, Resul Şahan, Hakan Bahçetepe, Rıza Akpolat ve Esin Köymen, özverili çalışmalarıyla dikkat çekiyorlar.
Gösterdikleri azim ve kararlılık, sadece belediyelerinin başarısı için değil, aynı zamanda halkın refahı ve memnuniyeti için verdikleri önemi de gösteriyor. Sorumluluklarının bilinciyle hareket ederek, şehirlerini daha yaşanabilir, daha güvenli ve daha sürdürülebilir bir yer haline getirmek için gayret gösteriyorlar. Gelecek için umut vaat eden bu çalışmalar, sadece bugünü değil, yarını da şekillendiriyor.
Neden Bu Kadar Meraklısınız?
Her ay Google’dan rapor gelir. En çok felsefeyle ilgili yazılarımın okunmasına çok sevindim. Ancak listede öyle bir durum var ki çok güldüm. Beni Nil Yurtseven olarak aratmışlar oysa bu isimden iki kişi var ve sanırsam o kişiyle karıştıranlar çok oluyor. Benim iki adım var Nil Yurda ve uzun olduğu için soyadımı (Yurtseven) hiç kullanmam. “Nil Yurtseven eski hali” diye çok arama yapmışlar. Benim eski yeni halim yok hep böyleydim. Fotoğraflar, ışık, saç şekli, giyim tarzınız inanın sizi değiştiriyor. Tarzımda bir değişim yaptım o ayrı. Başka derdiniz mi yoktu beni araştırmışsınız? Sanırım kültürel anlamda bilinen biri oldum ve bu durum çok sıkıcıymış.
Yolda yürürken en çok dikkat çeken şeylerden biri saçlarım. İnsanlar sıkça bana “hangi şampuanı kullandığımı” soruyorlar. Kullandığım şampuanın içeriğine çok dikkat ederim; tercihim genellikle Avalon Organics oluyor. Ayrıca, eğer saçlarınızın belirli bölgelerinde seyrelme varsa, size vereceğim tarifi mutlaka denemenizi öneririm. Aktarcıdan biberiye alıp kaynatıp suyunu sprey kutusuna koyuyorsunuz. Sabah akşam seyrek olan bölgelere sıkarak düzenli olarak kullanırsanız, birkaç ay sonra bu bölgelerde saçların gürleştiğini görebilirsiniz. Bu yöntemi deneyen ve olumlu sonuçlar alan insan sayısı oldukça fazla. Kendim böyle bir sorun yaşamıyorum ama özellikle beyler için bu ipucunu paylaşmak istedim.
Şu anda siz bu yazıyı okurken, ben muhtemelen bir kafede San Sebastian keki yiyor olacağım.
Alkışlarımla,
Nil Yurda
