J.D. Salinger'den Çavdar Tarlası Çocukları

J. D. Salinger’den Çavdar Tarlasında Çocuklar Kült tarzda kitapları sevenler için ideal diyebiliriz. Yazarın ilk ve tek romanı olma özelliğini taşıyor. Ergenlik dönemini yaşayan gençlerin büyüme mücadelesi ve bu süreçte yaşadıkları problemleri anlatıyor.

Yetişkin dünyanın sistemine karşı isyan eden asi bir çocuğun bir noel günü öncesi başına gelen ilginç olaylar aktarılıyor. Holden Caulfield ergen ve büyümeye çalışan kendi halinde asi bir gençtir.  Gençlerin içinde bulunduğu psikolojiyi çok iyi anlattığı ve aktardığı için Amerika’da demokrat eyaletlerde ve Türkiye’de bazı kolejlerde de okutulmuş.

İnsanlar hep yanlış şeyleri alkışlıyorlar

Çavdar Tarlasında Çocuklar romanı çok fazla benzetmelere ve detaylara yer verdiği için anlam açısından biraz karmaşık gibi görünüyor. Kitabın tam olarak neyi, kimi, neden hedef aldığı ve anlamı bazen ters düşebiliyor. Önermeler açık bırakılmış bu durumda mantıksal düşüncede bir çok sonucu ve paranoyayı ortaya çıkarıyor.

J.D.Salinger'den Çavdar Tarlasında Çocuklar

Kitabı belki anlaşılır kılan yönü ise Holden’in kardeşiyle olan diyaloglarıdır. Kitabın ana temasının, anlatılmak istenenin bu diyaloglarda gizli olduğunu söyleyebiliriz.

“bir işi yapmadan önce nasıl bilebilirsiniz onu yapıp yapmayacağınızı” 

Roman hüzünlü, kırılgan, burun sızlatan ve zaman zaman gülümseten bir karakter öyküsü. Ergenlik dönemindeki gençlerin iç dünyalarında yaşadıkları ve çoğu kez dillendiremedikleri fırtınaları anlatıyor. Kitabı okuduğunuzda baş karakter Holden’ı tanıdıkça sanki bir arkadaşınızla konuşuyormuşsunuz gibi hisse kapılabilirsiniz.

“Tanıştığıma hiç memnun olmadığım kimselere, durmadan, ”Tanıştığıma memnun oldum” demek beni öldürüyor. Ama hayatta kalmak istiyorsanız, ille de bu zırvaları söylemek zorundasınız.”

“Sahi söylüyorum. Düzelirim. Yalnızca, bir dönemden geçiyorum. Herkes böyle dönemlerden geçer, değil mi?”

Demek istediğim şeyi anlatamıyorum. Anlatabilsem de, anlatmayı isteyeceğimden pek emin değilim.

“Zaten bütün geri zekalılar kendilerine geri zekalı denmesinden nefret eder.”

“Kasları gelişmişti ama beyni yoktu.”

 “Nefret ettiğim bir şey de, daha uykum gelmeden yatağa girmektir.”

“Pek çok insanın hakkında konuştuğum için üzgünüm. Bildiğim tek şey; size anlattığım herkesi biraz özlüyorum. Bizim Stradlater’ı ve Ackley’i bile, sözgelimi. Sanırım o lanet Maurice’i bile özlüyorum. Sakın kimseye bir şey anlatmayın. Herkesi özlemeye başlıyorsunuz sonra.”

 

 

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here