Barış Yarkadaş Aksaray’ın Sırları kitabında AKP’nin kuruluşunu ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasi geçmişi ve bugüne kadarki süreci anlatıyor. Belgesel niteliğinde siyasi araştırma türündeki kitapları seviyorsanız eğer, Türkiye siyasi tarihine damga vuracak Aksaray’ın Sırları kitabını okumanızı tavsiye ederim.
Gazeteci Barış Yarkadaş 1996 yılında muhabir olarak çalıştığı medya kuruluşunda görev olarak Recep Tayyip Erdoğan’ı takip etmiş ve haberlerini yapmış. 23 Eylül 1998’de Erdoğan’ın şiir okuması nedeniyle ceza aldığı belgeyi de ilk olarak haberleştirmiş ve bu belgeyi Erdoğan’a iletmiş.
Yarkadaş “Sayın Erdoğan, dün gece Yargıtay 8. Dairesi davanızı ele aldı ve cezanızı kesinleştirdi.”
Erdoğan “Ne zaman oldu bu?”
Yarkadaş “Sayın Erdoğan dün gece oldu. İşte, elimdeki belgede de bu yazılı. Yargıtay, hapis cezanızı onadı. Sanırım dört ay hapis yatacaksınız. Şimdilik öğrenebildiğim bu. Bakın, metnin en altında, karar bölümü var. Ayrıntılar burada yazıyor.”
Kitapta aynı zamanda Erdoğan’ın psikolojik yapısına da yer verilmiş. Hapis cezasını aldığı dönemlerde haksızlığa uğradığını düşünen Erdoğan, insan hakları savunucusu ve psikiyatr olan bir siyasetçi tarafından da kontrol edilmiş. Doktorlar, lider ruhlu kişilerde yaşanan bu duruma “yoğun duygusallık” adını vermiş. Kısacası duygularını saklamayı tercih eden, otokontrol mekanizması güçlü ve yoğun duygusallık belirtilerine sahip Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasi mücadelesine yön veren, kırılma noktası olan tarih ise 23 Eylül 1998.
AKP Nasıl Kuruldu?
AKP’nin kuruluşunda en büyük rolü işadamı Cüneyt Zapsu, Korkut Özal ve ABD oynamış. Yani Erdoğan’ı ilk keşfeden Cüneyt Zapsu ve Korkut Özal olmuş. Erdoğan’ın profilini ABD’ye tanıtan kişi de Korkut Özal. O yıllar Ortadoğu’nun yeniden şekillendiği Arap Baharı, Irak operasyonunun perde arkası ve bu olayların sürecinde masada kurulan bir parti AKP!
Cüneyt Zapsu’nun o dönem CHP’nin Genel Başkanı Deniz Baykal’la olan görüşmesi ve Baykal’ın bu görüşmeye soğuk bakarak kısa tuttuğu da yer alan detaylar arasında… Yani Deniz Baykal, ABD’nin desteklediği Erdoğan’ı tasvip etmemiş hatta karşı gelmiş. CHP’nin Irak’a olan operasyonu onaylamaması ve tezkereyi imzalamaması da ABD’yi rahatsız etmiş. Daha sonrasında FETÖ’nün kumpasıyla Baykal’ın siyasi profiline gölge düşürülmesi ve Kılıçdaroğlu’nun CHP’nin başına geçmesi, sonraki yıllarda Baykal’ın sağlığının gittikçe bozulması plan dahilinde ilginç bir tesadüf olabilir mi?
Deniz Baykal’ın Zapsu’yla görüşmesinin ardından yaptığı açıklamalar oldukça dikkat çekici;
“Bizden ve partimizden uzak durun. Siz bir hükümet değil, kiralık katil arıyorsunuz. Türkiye topraklarını adeta bir savaş gemisine çevirmek istiyorsunuz.”
Kitapta Gezi Direnişi ’ne, kalemini satan gazetecilere, sözüm ona aydın olarak seçilen akil insanlara, ABD’nin 12 Eylül 1980’den itibaren ılımlı İslam düşüncesine ve AKP’nin BOP projesindeki rolüne yer verilmiş. Bunun yanı sıra 17-25 Aralık süreci, AKP’nin yeşil kamusal alanları, değerli arsaları yandaş şirketlere belediyeler aracılığıyla ne şekilde ihaleye verildiği, kentsel dönüşüm adı altında zorla, yoksul halkın arsalarının nasıl ucuza alınıp, milyon dolarla satıldığı, limanların, köprülerin nasıl peşkeş çekildiği bütün ayrıntılarıyla anlatılmış.
Kasımpaşa’da yoksul bir evde başlayıp milyar dolarlık Aksaray’a uzanan karanlık sırlarla dolu bir yürüyüşün hikâyesi. “Erdoğan Rejimi”nin çarpıcı anatomisi.