Ay Carmela’nın etkileyici hikayesini bilmeyen yoktur. Ay Carmela oyunu Günay Toprak’ın yönetimiyle tiyatro severlerle buluşmaya devam ediyor. Oyun İspanya iç savaşında yaşanan gerçek bir hikayeden uyarlanmış.

Sivil direnişe karşı, Hitler ve Mussoli’nin desteklediği faşist Franko birliklerinin Belçite kentinin işgalini kutlamak için Cumhuriyetçileri aşağılayan bir gece düzenler.

Esir alınan Carmela ve Paulino başarılı oyunculardır ve onları zorla bu kutlamada yer alırlar. Baskı altında olan Carmela ve Paulino gösteriyi yapıp, yapmamak konusunda çelişki yaşarlar. Ya ölecekler ya da yaşayacaklardır. Tercih yapmak zorundadırlar. Savaşın ortasında sanatın görevi ve anlamı sorgulanır. Kutlama gerilim içinde başlar ve Carmela’nın aşağılamaya daha fazla katlanamaz ve trajik bir şekilde sona erer. Oyun savaşın yarattığı vahşeti, o gecenin sorgulanmasını ve kadınların baş kaldırısını gözler önüne seriyor.

Oyunun Künyesi
Yazan: Jose Sanchis Sinistera
Çeviren: Yalçın Baykul
Yöneten: Günay Toprak
Besteci: Cem İdiz
Müzik Direktörü: Alpdoğan Selçuk
Koreograf: Yasemin Şimşek Tüzün
Danışman: Özgür Başkaya
Oyuncular: Yasemin Şimşek Tüzün Yılmaz Tüzün

Oyun, 24 Temmuz Çarşamba günü saat 20:00’da Nazım Hikmet Kültür merkezi –  Konak Halk Sahnesi’nde oynanacak.

Adres: Konak Mahallesi, Anafartalar Cd. OS-KA Pasajı No:20, 35250
KONAK / İzmir

Sene 1938, İspanya İç Savaşı’nın en çetin yılları. İki taraf da kendinden emin ve var güçleriyle tahayyül ettikleri İspanya’yı kurmak için çalışır, hatta canlarını ortaya koyarlarken, 3 tane sanatçı da geçimlerini sağlayabilmek amacıyla savaşın cumhuriyetçi kanadı için gezici gösteriler düzenliyorlar. Anarşistler, komünistler, cumhuriyetçiler ve hatta başka ülkelerden gelen birçok gönüllü, onların şarkılarıyla ve gösterileriyle savaşın kininden ve karanlığından biraz da olsa uzaklaşıp eğlenebilirken, onlar da savaşın ortasında, savaşın dışında kendileri için yarattıkları izole dünyada bir başka mücadeleyi veriyorlar. Ancak son gösterilerinden dönerken işler biraz karışıyor.
Ay Carmela!: Trajikomik Bir İç Savaş Hikayesi
Aslında Ay Carmela 19. yüzyılda Napolyon’un İspanya’yı işgali sırasında yine İspanyol gerillaların verdiği mücadele sırasında ortaya çıkmış bir şarkı olmasına karşın iç savaş sırasında cumhuriyetçiler arasında bir kez daha popüler olmuştu. Özellikle savaşın son iki yılındaki muharebelere yönelik değiştirlen sözlerle Ay Carmela, filmin ana karakteri Carmela’nın ismine de ilham kaynağı olmuştur. Hatta ikinci şiir olan Viva La Quinta Brigada’daki bizim hiç uçağımız, tankımız ve silahımız yok sözleri de filmin ana karakterleri Carmela, Paulino ve Gustavete cumhuriyetçilere gösteri yaparken tepelerinden geçen Alman uçaklarıyla daha da büyük bir anlam kazanıyor. İşlerin trajikomikleşmesi ise gösteriden dönerlerken bir falanjist (İspanyol faşistleri) birliğine rastlamalarıyla başlıyor. Kamyonlarındaki cumhuriyetçi bayrağını gören ve o zaman cumhuriyetçi hükümetin kontrolündeki Valencia’ya gittiklerini öğrenen komutan da onları doğruca falanjist karargahına götürüyor. Sonrası ise hapishane ve o hapishanede cumhuriyetçi belediye başkanından tutun, gönüllü olarak savaşmak üzere geldikleri ülkenin ismini telaffuz dahi edemeyen Polonyalılar’a kadar herkes tutuluyor. Zaten sonrasında Carmela da falanjistlere yaptığı gösteri sırasında buna değiniyor. İsmini dahi bilmedikleri, memleketlerinden kilometrelerce uzaklıktaki bir yerin özgürlüğü için ölümü göze alan bu insanlar filmi izlerken bir kez daha saygı duymanızı sağlıyor. Film de bir nevi onların anılarına da saygı duruşunda bulunmaktan geri durmuyor.
Ay Carmela!: Trajikomik Bir İç Savaş Hikayesi
Carmela, Paulino ve dilsiz Gustavete’nin kurtuluşu ise sanatçı olmalarında oluyor. Falanjistlere destek için ülkeye gelen İtalyan teğmen onlara bir gösteri hazırlamalarını söylüyor. Üstelik bu gösterinin bir gün sonra kurşuna dizilecek tutsak cumhuriyetçi askerlere yapılacak olması daha büyük bir trajedi doğuruyor. Gösterideki aşağılamalar, falanjistlerin şiirlerinde geçen sözler (kurşuna dizilen İsa gibi) militarizmi bütün absürtlüğüyle gözler önüne sererken, ölüme göndereceği insanları bile aşağılamaktan geri durmaması ile de acımasızlığını ortaya koyuyor. Diğer yandan film iki taraf arasındaki kaynak farkını da ortaya koyuyor. Hatta yine Carmela’nın dediği “Bu faşistler böyle beslenmeye devam ederse bizimkilerin hiç şansı yok” sözü durumu özetliyor. Zira diğer tarafta yiyecek ekmek zor bulunurken, falanjistler ve Naziler, Faşist İtalya’nın desteğiyle fazlasıyla büyük bir kaynağa, uçağa, silaha sahipler.
Ay Carmela sizi sıcak ve samimi diliyle içine çekerken, İspanyolcanın o büyülü ezgisiyle söylenen şarkıları ve şiirleriyle de sizi cezbetmekten geri kalmıyor. Ayrıca savaşın trajik ve kara mizah yönlerini de ustaca ele alan yönetmen Carlos Saura da komedi ve dramın dozunu hep dengede tutarak oldukça iyi bir iş çıkarmış. Carmela karakterine hayat veren Carmen Maura ise bütün güzelliği ve söylediği hüzünlü şarkıyla sizi bir başka dünyaya çekiyor. Filmin sonu ise burada bahsetmeyeceğim kadar acıklı ve sizi koltuğunuza yapıştırıp bırakıyor. Ancak film, Paulino bir falanjist askerin annesinin ettiği dualar hakkında söylediği mısralar sırasında Carmela’nın ”Polonyalılar’ın annesi de dua etmiyor mu?” sözleriyle zaten acıklı bir sonu bize haber veriyor belki de. (Kaynak: Gazetemsi)

 

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here